10 Ağustos 2020 Pazartesi

METRO 2033 - Dmitry Glukhovsky | KİTAP İNCELEME

 

Merhaba herkese! Blog girmeyeli iki yıl olmuş… Geri dönme çabalarıma hepiniz hoş geldiniz.

Bugün hakkında yazacağım kitap Dmitry Glukhovsky adlı yazardan Metro 2033 adlı bir roman.

Beş yıldır elimde olmasına rağmen yeni okuyabildim. İlk elime geçtiği sıralarda da bir başlamıştım ama adapte olamayıp bırakmıştım. Bu sıralar çok boş vaktim vardı. Sürekli okudum diyebilirim. Yine de bitirmesi zaman aldı.


Çeviri:
Deni Banoğlu

Yayınevi: Gürer Yayınları (3.Baskı 2011)

Sayfa Sayısı: 568

Kitabın konusunu arka kapaktan aktarmak istiyorum:

Yıl 2033... Nükleer savaş sonrası enkaz haline gelen dünyada insan soyu neredeyse tükenmiş, radyasyon yüzünden kentler yaşanamaz halde... Hayatta kalan birkaç bin kişi yeraltına, dünyanın en büyük nükleer sığınağı olan Moskova Metrosu'na sığınıyor. Burası insanoğlunun son kalesi.

Yeraltındakiler için en büyük tehlike Karadelililer. İstasyonlar mini devletlere bölünmüş. İdealler, dinler, temiz su gibi nedenlerle bir araya gelmiş halklar. Duygular yerini içgüdülere bırakmış. Tek bir amaç var: Ne pahasına olursa olsun hayatta kalmak.

Genç Artyom'a, yaklaşmakta olan karanlık tehlikeye karsı halkı uyarmak için Metro'nun kalbi, "Polis" istasyonuna gitme görevi verilir. Metro'nun kaderi belki de tüm insanlığın kaderi Artyom'un elindedir artık...

Arka kapağı okuduğumda belli bir izlenim oluştu fakat kitap beklediğimden daha farklı çıktı ve çoğunlukla şaşırttı.

Daha kolay okunmasını bekliyordum. Yazar gereksiz derinleştirmeye çalışmış bence.

Sağ kalan bir kaç bin kişinin yaklaşık 20 yılda böyle bir devletleşme, bölünme, farklılaşma geçirmesi bana gerçekçi gelmedi.

Bu kadar bölünme gerçekleşince haliyle karakterin yaşadığı olaylar kadar metronun düzeni de aktarılmaya çalışılmış.

Ana karakterimiz Artyom metro içinde ilerledikçe biz de onunla birlikte metroyu öğreniyoruz. Aslında hoş ama fazla geldi işte bilmiyorum.

Dış dünyada gerçekleşen felaketi biraz anlatsalar güzel olurdu. Arada bundan bahsettikleri bir paragraf var lakin anlatılan pek de nükleer savaşa benzemiyordu. Sonuç olarak çok fazla çeşit yaratık oluşmuş. Metrodakilerin çoğu bunlardan bi’haber. Bu kadar yaratık nerden çıktı merak ettim.

Hikaye ilerlerken sürekli karakterler ve dönen olaylar hakkında soru işaretleri oluştu. Ve hiçbiri çözülemedi. Serinin devamında belki çözülüyordur ama okumayı düşünmüyorum.

Yine de bu soru işaretleriyle oluşturulan gerilim hoşuma gitti.

Sürekli yeni karakterler girdi çıktı. Sonradan bahsi geçince kim olduklarını tam hatırlamakta zorlandım.

Sonunu da anlamadım hiç.

Kitaba genel puanım 3/5 oldu.

Son olarak baskı ve tasarımını yorumlayacak olursam;

Kapakta kullanılan yazı tipini ve renkleri sevdim. Kapakta çok abartıya gitmeye müsait bir konu olmasına rağmen iyi, sade bir kapak olmuş.

Arka kapak tasarımı ise pek hoşuma gitmedi. Bu da daha çok yazılardan kaynaklı.

Metro haritasının ayrıyetten eklenmesi güzel olmuş. Normal sayfaya bassalar bu kadar okunaklı olmayabilirdi.

Sadece notlar en arkada değil de ilgili sayfa altında olsa daha iyi olurdu bence.

 

Benden bu kadar. Bol kitaplı günler!

30 Ağustos 2018 Perşembe

Ruhi Mücerret - MURAT MENTEŞ | KİTAP İNCELEME |

Merhaba herkese! Bu Kurban Bayramı daha önce başlayıp da yarım bıraktığım bir kitabı baştan okudum ve şimdi buradayım. Bu arada geçmiş bayramınızı kutlarım. 30 Ağustos Zafer Bayramınız da kutlu olsun!

Bu inceleme yazısı tamamen genel görüşlerden oluşmayacak. Romanın gidişatı ve olaylar üzerine, ayrıntıya girmeden, de değineceğim. Bunları spoil olarak görenler olabilir bu yüzden uyarmak istedim. 

hadi başlayalım :) 
Yayınevi: April Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 318
Dublörün Dilemması ve Korkma Ben Varım'ın yazarı Murat Menteş'ten doludizgin bir roman daha!Sıkı tutunun!İstiklal Harbi'nin son gazisi, 100 yaşındaki millî kahraman RUHİ MÜCERRET; bir dünya starına nasıl dönüşüyor?Zaten ecelin menzilindeyken, esrarengiz psikopat MASUM CİCİ'yi haklayabilecek mi?Mabet filozofu AVNİ VAV'dan daha neler öğrenecek?NAZLI HİLAL'e, 70 yaş farka rağmen nasıl açılacak?Ve son nefesinde kelime-i şahadet getirebilecek mi?Bir gözü mavi, diğeri kahverengi avare CİVAN KAZANOVA; elden düşme ruhunu, şeytana neden satıyor?Depremde yitirdiği SERPİL SİLAHLIPERİ'yi unutmayıp da ne yapacak?Marifetli afet FUJER FUJİ'den kaçarken neye yakalanacak?Kan kanseri yeğeni OZAN'ı hangi parayla tedavi ettirecek?Alınyazısındaki boşlukları neyle dolduracak?İntiharın eşiğinde tetikte beklerken, kimvurduya mı gidecek?Ziyadesiyle kahkaha ve bir nebze gözyaşı içeren bu serüvendetrenler gemilere çarpıyor.İstiklal Savaşı, 85 yıl sonra devam ediyor.Şakaklar matkapla deliniyor.Uçaklar düşüyor.Kaybedenler şampiyon oluyor.Ölüler diriliyor.Serseri kurşunlar uçuşuyor.Ve reklamlar, müşterileri ele geçiriyor!"100 yaşından küçükseniz, bu romanı mutlaka okuyun!"Emrah Serbes
Öncelikle kitabın dışından başlayacağım. Ruhi Mücerret'in kapağına hastayım desem yalan olmaz. Tasarım bana göre harika. Ana renklerden (sarı-mavi-kırmızı) oluşması insana estetik zevk veriyor. Televizyon ekranında farklı açılardan, üç farklı şey görebilmek de cabası. Yazı tipi ve yerleşim vs. hepsi çok hoş. Arka kapak da çok sade bırakılmamış ve kitapla alakalı çizimler eklenmiş. Kitabın içeriği ve dışı birbirine uyuyor. Her açıdan beğendim.


Klasik bir soru vardır ya ''Kitabın konusu ne?''; hiç bilmem bunu cevaplamayı. Hep kitabın arkasını okuturum. Ruhi Mücerret'in arka kapak yazısı da bu konuda iyi iş çıkarmış. Hem meraklandırıcı bir yanı var hem de gerçekten konuyu veriyor. 

Roman dört ana bölümden oluşuyor, bu bölümler de kendi içinde bölünmüş.Ana bölüm dediğim şeylerin olayı, hangi karakterin bakışından okuyacağımızı göstermesi. Bir sürü başlık göreceksiniz kısacası. Çoğu başlığın altında, sağ tarafa yaslı, minik alıntılar var. Bunlar replik ya da birinin söylediği bir sözlerden oluşuyor. Bence kitaba farklı bir hava katmışlar. Ardından okuyacağınız satırlara soluk bir ışık tutup insanı düşünmeye itiyorlar. 

Dört bölüm; "Avni Vav, Ruhi Mücerret, Civan Kazanova, Ruhi Mücerret" şeklinde sıralanıyor. Avni Vav kısmı dört sayfalık güzel bir başlangıç oldu. Uzun olan Ruhi Mücerret kısmında her şeyin olup bittiğini düşündüm ama çok fazla soru işareti belirdi. Bir şeylerin doğal olmadığını hissettim ve cidden doğal olmadığını da Civan'ın bölümünde anladım. Son bölümü çözemedim ben açıkçası. Garip bir sondu benim için. Lakin garipliğine şaşırmadım çünkü "Dublörün Dilemması"nın sonunda da aynı hisler vardı. 

Ruhi Mücerret adlı karakter, 100 yaşında fakat maşallahı var; benden daha sağlıklı. Bu beni üzdü. Sürekli ölmekten bahsediyor ama hiç ağrılarından bahsetmiyor. Eski toprak derler ya o hesap bir dayanıklılığı var. Ruhi Mücerret'in verdiği öğütleri, gerçekten yüz yaşında biri vermiş gibi özümsemeye çalıştım. Okudum sırada olaylar kafamın içinde bir film gibi ilerlerken fazla ciddiye almış olabilirim. Sevdim ben Ruhu Mücerret'i yav. Orijinal karakter.

Civan Kazanova ise benim için tam bir kafa karışıklığı. Ruhi'nin bakış açısından okurken tanıdığım karakter, kendi bölümünde bambaşka biri oldu sanki. Ayrıca kültürel birikimini oldukça zengin gördüm lakin bu birikimi nasıl edinmiş anlayamadım. onca yıl sokaklarda hem de. Ben mi gözden kaçırdım acaba? 

Romanda hikayesi en derin olan karakter Civan kesinlikle. Hayatı stresli, hareketli ve tehlikeli. En sakin anları Ruhi Mücerret ile geçirdikleri olsa gerek. 

Civan'ın bir zamanlar sevgilisi Serpil, İTÜ mimarlık mezunu. Benim de hedefim burasıydı ama kazanamadım. Bu da kalbimde yaradır. Bu ayrıntı benim için hoş oldu, ilgi çekici oldu.

Romanın en dikkat çekici özelliklerinden bir de karakter isimlerinin sıra dışı olması: Ruhi Mücerret, Masum Cici, Nazlı Hilal, Fujer Fuji... Civan da buna bir noktada tepkisini gösteriyor. Bakınız:
"Timur Tümör... Ne biçim isim bu"(s.231) 

Genel görüşlerimden de bahsedip yazıyı sonlandırıcağım. Okuması zevkliydi. Okuduktan sonra da etkisini hissetmeye devam ettim bir süre. Tamamen tatmin olmadım. Çünkü anlamadığım cümleler vardı. Neden yazmış böyle dediğim. Yeteri kadar zeki mi değilim, yoksa birikimim mi yetmiyor emin değilim. Belki yıllar sonra tekrar okurum, değişen bir şey olmuş mu diye. Şimdilik bu kadardı paylaşacaklarım. Sağlıcakla kalın, iyi okumalar!!


15 Mayıs 2018 Salı

Percy Jackson Ve Yunan Kahramanları - Rick Riordan | KİTAP İNCELEME |

Selamlar! 
Yıl olmuş 2018, ben yunan kahramanlarını yeni okuyorum. Nerede o eski demigod ruhu? 
Aslına bakarsınız çok daha iyi oldu şimdi okumam. Çok ihtiyacım varmış (öhö ösys mağduru), Percy’nin beni eğlendirmesine, anlattıklarının iğrendirmesine! "CİDDİ İĞRENÇLİK UYARISI!!" gibi bilgilendirmelere dikkat edin. 

Bu yıl okuduğum beşinci kitap "Percy Jackson Ve Yunan Kahramanları". Özellikle diğer Percy Jackson kitaplarını sevenlerin öleceği, diğerlerinin de bayılacağı kitap. Tamam herkes değil belki.


 Kitabın Özgün Adı: Percy Jackson's Greek Heroes

 Çeviri: Taylan Taftaf
 Yayınevi: Doğan Egmont
 Sayfa Sayısı: 534

Kim kesti Medusa'nın kafasını? Kim dişi bir ayı tarafından büyütüldü? Kim Pegasus'u evcilleştirdi? Ve ne oldu şu Altın Post'a? Bu soruların yanıtlarını ancak bir yarı-tanrı verebilir ve Percy Jackson, Perseus'un, Atalanta'nın, Bellerophon'un ve diğer önemli Yunan kahramanlarının maceralarını anlatmak için tekrar karşınızda!

Okuyucuların Percy'den bekleyeceği şekilde eğlenceli bir tarzda yazılmış bu hikâyeleri Rick Riordan'ın sadık takipçileri ve bir kahramana ihtiyacı olan herkes kesinlikle okumalı.
"Benim başımdan da bazı kötü olaylar geçti geçmesine ama size anlatacağım kahramanların hikâyeleri tam anlamıyla eski toprak kötü şans vakaları. Bu kahramanlar daha önce kimsenin batırmadığı yerlerde on numara beş yıldız batırdılar..."



Kitabın fiziksel özelliklerinden başlayayım bakalım. Sayfa kalınlığı yok, kitabın görünen kalınlığı iki yüz sayfa aslında olan beş yüz. Bunun avantajı kitabın hafif olması bence.  Kapaktaki çizimler çok güzel ve içerikle uyumlu. İnsanın bir bakası geliyor. Kullanılan font güzel ve uyumlu. Baya sevdim ben kapağın her şeyini. 

Şimdi biraz kitabın içeriğinden daha ayrıntılı bahsedeyim. Kitap giriş hariç on iki bölümden oluşup on iki yunan kahramanın hikayelerine yer veriyor. Herkül'den, Perseus'a; müziğiyle ağlatan Orfe'den, Amazonların kraliçesi Otrera'ya yunan kahramanlarının en ünlülerinin ıstırap dolu fakat kahramanca hayatları eğlenceli bir dille, Percy Jackson'un anlatımından, okura sunulmuş.  'Olimpos Kahramanları' serisine ve 'Yunan Tanrıları' kitaplarına atıflar var. Sayıları oldukça az, bu da bana fazla az geldi. Percy, bazen fazla günümüz terim ve teknolojilerine yer vermiş anlatırken. Bu ise biraz rahatsız etti açıkçası. 

Daha fazla nelerden bahsedebilirim bilmiyorum. Tüm karakter mitolojiden alınıp üzerilerinde çalışılmış. Şunu unutmayalım ki mitolojide bir olay çok farklı şekillerde anlatılabilir.

Kitabı eğlenerek okudum. Bitmesini hiç istemedim. Her güzel şeyin bir sonu var, üzücü şekilde. Hepsini bir-iki günde okumayı denemeyin. O zaman sıkar. Çünkü mitler ve mitoloji çok karışık. Benim puanım 5/5.  

Bu kitaptan önce okumadıysanız "Yunan Tanrıları"nı tavsiye ederim. Daha temelden almış olursunuz ve genel kültür olarak işe yarar. Kahramanlardan daha popüler bir konudur. Onun yıllar önce yazdığım incelemesi için buraya tıklayabilirsiniz. 

Başka yazılarda görüşmek üzere. Kitaplarla kalın!

17 Şubat 2018 Cumartesi

İhanet Noktası - DAN BROWN | KİTAP YORUMU |


Merhaba! Çoktandır kitap yorumu girmiyordum. İnsan tekrar yazmaya başlayınca paslandığını farkediyor. Bugün bu kitabı çok sevdiğim için bir şeyler yazacağım ama asıl geri dönüşüm yazın olacak. İnşallah... Bugün de kısa keseceğim yorumu zaten. Bu kısmı uzatmadan başlayalım.:)

Kitabımız Dan Brown'un "İhanet Noktası" adlı romanı,


Kitabın Özgün Adı: Deception Point

Çeviri: Petek Demir
Yayınevi: Altın Kitaplar

Sayfa Sayısı:512
Türler: Kurgu, Bilim Kurgu, Gerilim, Sürükleyici, Spekülatif Kurgu, Politik Kurgu, Tekno Korku

Arka kapak yazısı (biraz spoilimsi şeyler içeren bir yazı koymuşlar:

  '' NASA'ya bağlı bir uydu Kuzey Kutbunun derinliklerine gömülü nadir bulunan bir nesnenin varlığını belirler. Bir süredir bocalamakta olan NASA bunu bir zafer olarak niteler. Amerikan uzay politikasını ve yaklaşmakta olan başkanlık seçimini derinden etkileyecek bir zaferdir bu...
       Başkan, Beyaz Saray Gizli Haber Alma Analisti Rachel Sexton'ı Milne Buzul Katmanı'na gönderir. Karizmatik bilim adamı Michael Tolland başkanlığında uzmanlardan oluşan bir ekiple Kuzey Kutbuna giden Rachel, bir süre sonra akla gelmedik bir oyunu ortaya çıkarır. Tüm dünyayı amansız bir düşmanlığa sürükleyecek bir bilim sahtekarlığı söz konusudur.
       Rachel, Başkan'la bağlantı kuramadan Michael ölümcül bir saldırıya uğrar. Gerçeğin ortaya çıkmasını istemeyen esrarengiz biri, katillerden oluşan bir ekiple herkesi ortadan kaldırmaktadır.
    Issız ve ölümcül bir çevrede bir avuç insanın tüm umudu bu korkunç sahtekârlığın arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmasıdır. Öğrenecekleri gerçek ihanetin doruk noktasıdır.''

Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim ki arka kapak yazısında maşallah döktürmüşler. Oradan konuyu anlayabilirsiniz. 

Ben Dan Brown kitaplarının hayranıyım açıkçası. Bütün kitaplarını okurken zevk aldım. Gerek bilimsel gerçeklere yer vermesi, gerek mekanın açıklığı, karakterlerin koşuşturması ve çözülen olaylar... Bu yazarım kitaplarını okuduğumda beynimin geliştiğini falan düşünüyorum. Hem okurken düşündürtüyor hem yeni bilgiler veriyor. 

Özellikle Robert Langdon serisinde kitapların kendilerini tekrarladığı çokça konuşuluyor. Ben de katılıyorum lakin bunu iyi karşılıyorum. Herhangi bir kitabı sevdiğimde benzerini okuyabilme imkanı hoşuma gidiyor. İnsanlar biraz rahatlamalı.

Robert Langdon serisi dışında "Dijital Kale"yi okuduğumda kitap beklentimin altında kalmıştı. (Bugün öğrendiğime göre yazarın ilk kitabıymış Dijital Kale.) O yüzden İhanet Noktası'na başlarken beklentim çok yüksek değildi. İyi ki yüksek değilmiş, bu kitaptan aldığım zevki tavanlara çıkardı. 

Kitap aşırı sürükleyici. Neredeyse baştan beri bu sürükleyiciliğin etkisine girebilirsiniz. Gerilim dolu ve sürekli "Şimdi ne olacak acaba?" moduna girdim ve elimden bırakamadım.  Sadece sonunu merak edip hızlı okuduğunuz kitaplardan değil kesinlikle. Kitabın her yerinde farklı bir olaya tanık olup ne kadar zekice kurgulanmış olduğunu farkedebilirsiniz. 
Kitabı okurken herkese bu romandan bahsetmek istedim ve bitirdiğimde günlerce aklımdan çıkmadı. 

Diğer Dan Brown romanlarından birini okuyup sevdiyseniz kesinlikle bu kitabı da okuyun acilen. Yazardan hiç okumadıysanız da okuyun kesinlikle. :D Cidden çok iyi bir kitap. 

Bu seferlik bu kadar. İyi okumalar!~


2 Nisan 2016 Cumartesi

Alıntı #3 -At ve Çocuk (Narnia Günlükleri #3)-

Merhaba. Bu seferki alıntı yazısı biraz daha farklı olucak. Umarım severiniz aldıklarımı, iyi okumalar!

... "Lütfen" dedi, "o kadar güzelsiniz ki, isterseniz beni yiyebilirsiniz. Başkasına yem olmaktansa sizin tarafınızdan yenmeyi yeğlerim."... s.200

..."Komşular, kendimizden utanmalıyız! Sen benimle gel. Kahvaltı, konuşmaktan iyidir."...s 170-178

...'Ey sahibem' dedi, 'Asla canınıza kıymayın. Çünkü yaşarsanız şansınız açılabilir. Oysa bütün ölüler birbirine benzer.'" s.36

..."Yoldaki bir çocuk, Kraliçe Susan hakkında kötü bir şaka yaptı" dedi Prens Corin, "ben de onu yumrukladım. Ağlayarak bir eve koştu ve büyük kardeşi çıktı. Büyük kardeşini de dövdüm. Sonra nöbetçi denilen ve mızrakları olan üç yetişkin adamla karşılaşana kadar beni takip ettiler. Nöbetçilerle kavga ettim ve beni dövdüler. ... sessizce dışarı çıktım ve - bütün bu dertleri başıma saran - o çocuğu hâlâ dışarıda beklerken buldum. Yeniden dövdüm onu.... s.77,78

..."Çünkü kral olmak şu demektir: Her umutsuz saldırıda en önde olmak ve her umutsuz geri çekilişte en arkada olmaktır. Ve ülkede açlık olduğunda (kötü geçen yıllarda arada bir olacağı gibi), iyi giysiler giyip fakir bir sofrada, ülkedeki herhangi bir adamdan daha yüksek sesle gülmektir."...

...Shasta onların kendilerinden yana olduğunu bilmesine rağmen ilk önce onlara güçlükle bakabilmişti; bazı şeylere alışmak zaman alır....

* Kitabın Doğan Egmont baskısından direkt kopyaladım.


31 Ocak 2016 Pazar

2015 Kitaplarım

Merhabalar, merhabalar, 2016'ya girmiş durumdayız. 1 ay geçmiş olabilir evet ama üşengecim. Ve YGSLYS.

Goodreads
Şimdi 2015'de okuduğum kitaplardan bahsedeceğim. Bu yıl 55 kitap okudum. Bence iyi bir sayı yani düz hesap haftada 1 kitap okumuş gibi oldum. Goodreads'e göre 52 kitap çünkü 2 kitap orda yoktu. 

En çok sevdiğim kitaplar (ilk 10):
  • Yunan Tanrıları- Rick Riordan
  • Marslı- Andy Weir
  • Kara Kafa- Oscar Hijuelos
  • Çavdar Tarlasında Çocuklar- J. D. Salinger
  • Suç ve Ceza- Dostoyevski
  • Cinder- Marissa Meyer
  • Yaz Kılıcı (Magnus Chase)- Rİck Riordan 
  • Kücük Prens
  • Ejder Kız serisi
  • Harry Potter serisi -her ne kadar bitirmiş olmasam da-
Şuan listeye almadığım kitaplara baya üzüldüm... 10 kitap bile fazla zaten.

En az sevdiğim kitaplar (ilk 10):

  • Kurucunun Kızı- Amy Engel
  • Kayıp Gül- Serdar Özkan
  • İyili ve Kötülük Okulu- Soman Chainani
  • Hababam Sınıfı- Rıfat Ilgaz
  • Sadece Aptallar 8 Saat Uyur- Erdal Demirkıran
  • 1 sn... bu kadar bunları bile seviyorum zaten... 
Kendi içimde bir hayal kırıklığı yaşadım. En az sevdiğim 5 kitap varmış.:)
not: Bu iki sıralama sırasızdır *what* anladınız siz.

Bu yıl okuduğum 32 kitabı ödünç alarak okumuşum. Bu yarısından fazlası eder -yine matematik yeteneklerim- . Bu bir yandan iyi bir yandan kötü yani goodreads olmasa anımsayamayacağım belkide bu okuduklarımı. Ama paramı test kitaplarıma verdiğim için güzel. Herneyse. Arkadaşlar kütüphaneleri ve kitapsever arkadaşları tavsiye ederim. İyi oluyorlar <3 

Yarım bıraktığım 6 kitap varmış. Aslında bunları not almıyorum ama cr de bıraktığım için öğrendim. Bu kitaplar: Locke Lamora'nın Yalanları, Uçurtma Avcısı, Yeşil Yol, Maddenin Son Yapıtaşları, Ruhi Mücerret, Hobbit. Aslında kitapları yarım bırakmayı seven biri değilimdir ama şartlar elvermemiş bu kitapları bitirmeme. Oysa ne sevgili kitaplar bunlar böyle.

Bu yayınlık da bu kadar olsun. Bloğumu 2015 Mart ayında açtım. Bu yana 14 tanesi kitaplarla ilgili olmak üzere 22 yayın  yayınladım. Yayınlarımı okuyan herkese çok teşekkür ederim.:) Herkese musmutlu seneler! Yaşasın 2016!
Sağlıcakla kalın, iyi okumalar!

Güncelleme: 2016 okuma meydan okumam 36 kitap bunun sebebi biraz derslere ağırlık vermek istemem. Tekrardan görüşürüz...

13 Kasım 2015 Cuma

Küçük Prens + Kayıp Gül | KİTAP YORUMU |


Küçük Prens
Yazar: Antoine de Saint-Exupéry
Özgün Adı: Le Petit Prince
Çeviri: S. İpek Ortaer Montanari
Yayınevi: İthaki (diğer 245645 yayınevinde de var)

110 sayfalık minik bir kitap. Çizimler eşliğinde sadece bir kaç saat süren bir keyif. /tadı damağımda kaldı/ Okumalısınız ki bir çoğunuzun okuduğunu biliyorum. Ben çoooook sevdim ya. Hayatımın kitabı falan değil ama böyle kitabı sevmeyen ölsün. Küçük Prens bu aralar daha bir popüler o yüzden sevmek istememiştim açıkçası fdskf Lakin pek mümkün olmadı. Bu kitabı ikinci okuyuşum ama ilki 5 sene önce falandı onu hatırlamıyorum. Ama yıllar sonra tekrar okuduğumda şimdiyi hatırlayacağımdan eminim olmazsa açar burayı okurum.:D Konudan vs bahsetmeyeceğim çünkü size okumanızı buyuruyorum.

filminden















Yazar: Serdar Özkan
Yayınevi: Timaş
Sayfa Sayısı: 205

İçeriğe geçmeden önce dışından şikayet edicem. Bu kapak nedir? Herşeyi anladım da sağ alttaki pembeli filtre uygulanmamış tek şey olan artemis tapınağı nedir? Artemis yayınlarında da basılmış anladığım kadarıyla en azından kapağı değiştirmişler...

Hayal kırıklığı. Kitabın arkasında yazanları okuyunca insanda ister istemez beklenti oluşuyor. Onlar olmasa daha çok severdim kitabı. Bu da küçük prens gibi bir günde bitti ama küçük prens gibi değildi. Küçük prens kısa ama güzeldi, özdü. Kayıp Gül'ü vasat buldum. Zorlamaydı, güzel yazılmamıştı. Aynı zamanda nefrette edemedim çünkü nefret edilesi bir tarafı yok. Iyi bir yanını düşündüm ama aklıma gelmedi ama bütün saçma yazılışı boşverip konusuna odaklanırsak kitabı sevmeye bir kaç adım daha yaklaşaniliriz. Konu gereksiz karakterlerde dağıtılmıştı. Ekşi sözlükten okuduğum kadarıyla reklamı da çok yapılmış zamanında. Kitaba puan veremedim zaten daha fazla yazmayacağım. Kitabı tavsiye etmiyorum ama siz bilirsiniz jdhd
Not: kitabı okuyup yorum yapacaksanız diğer yorumları özellikle ekşi sözlüğü okumayın. Ben mi fazla etkileniyorum bilmiyorum ama hepsi çok haklı gibi geliyor. 

Kendinize iyi bakın!